Mart 06, 2009

ergüder yoldaş

"gönüldendir şikayet kimseden feryadımız yoktur..."


Bundan yıllar önce toplum yaşamından her anlamıyla vazgeçerek Büyükada'nın arkasında sapa bir yerde, plastik ve ambalaj kutularınıdan derme çatma bir kulübede tek başına yaşamaya başlayan müzisyen Ergüder Yoldaş'ı, hafızammızdan artık tamamen silmişken, birdenbire TV ekranlarında Cuma'sız bir Robinson kılığında görünce, pek çok kimsenin, bir an için bile olsa midesi bulandı, başı döndü, yutkunma, üstüne bir yudum su içme ihtiyacıyla, en azından durduk yerde bacak değiştirdiğinden emin olabilirsiniz. İşte toplu yaşamın ortak nabzının yakalandığı an! Dudağında külü epey uzamış bir sigara, kaşlar dalbudaklanarak gökyüzene yönelmiş, saçlar yapağı şeklinde, bakışlar kısık mavi, ürkek, alnı, yüzü kırış kırış, gözlerinin altında torbacıklar, (sağ şakağında bir çizik mi var, darp izi mi yoksa, kan oturmuş) Evet, hayat bir seçimdir ama, bu kadar da olmazki! DOĞAYA,, GEÇMİŞİNE VE BELKİ DE GELECEĞE MEYDAN OKUYOR! O, her tür iktidara karşı duruşu, reddedişi temsil ediyor. Medyaya, iktidar sahiplerine, iktidar taliplerine göre ise bu düşüş, Acz içindeki bu adam eğer Ergüder Yoldaş olmasa sorun yok. (Onlardan o kadar çok ki, üstümüze yıkılıyorlar, kaldırımlarda ayaklarımıza dolaşıyor da, buna rağmen bize küçük bir tiksinticikten öte fazla bir rahatsızlık vermiyorlar) Ama bu kişi bir "sanatçı ise durum farklı. Üstelik o,müzik dehasının yanı sıra modern matematik, fizik, mantık, estetik, marksizim ve epik tiyatro konularında engin bilgiye sahipse böyle saçma sapan bir şeyi yapamaz. Aksi halde o bir kayıptır, sanatçı olduğuna göre herkes için bir kayıptır.

Öyle ise elbirliği ile Ergüder Yoldaş'ı kurtarmak lazım. Ama kurtarmadan önce ona şimdiki halini mazur gösterecek, rating'i topuğundan, tirajı gözünden vuracak şefkatimize layık bir biyografi yazmak gerekiyordu. Geçmişi tarandı, şimdiki çılgın seçiminin ipuçları yıllar öncesinde arandı. Bulundu da, zaten o, o kadar uçuk biriydi ki, vaktiyle bir sabah, iki rakı şişesinden birine tuz, diğerine şeker koyup sulandırdıktan sonra, bir iple bağlayıp boynuna asmış, bir eline üç küçük patates, diğer eline de sarı bakkal defterini aldığı gibi laleli yokuşunu bir aşağı bir yukarı yalınayak halde koşmuş, Aynalı hamamın orta üç kere etrafında döndükten sonra, 'Brechtvari bir deneme' yaptığını söylemişti. 1970 te trafik kazasında kaybettiği annesinin ölümünü Afrika da haber almıştı, cenazesinde bulunmadığı için büyük bir suçluluk duygusuyla kıvranıyordu. 1958 de konservatuarı terkedip Avni Dilligil in tiyatrosuna girmiş, bir turne sırasında otobüsü Asi nehrine uçmuş, İskenderun'da bir ay hastanede tedavi görmüştü. Aynı yıl ona iki evlat veren Nur Yoldaş'ı çıkarmıştı. Onunla evlenebilmek için yuvasını yıktı, hayatının on yılını adadığı bu kadından bir oğlu oldu. l983 yılında gittikleri İzmir Fuarında Nur Yoldaş , Remzi Baba Restoran'da şarkı söylerken, Remzi Baba'nın oğluna aşık olunca, boşandılar. Artık sık sık seyahat ediyordu, hiçbir yere ait olmama duygusu depreşmişti. Aşırı alkol sonucu deprespona girerek, İzmir Amatem 'e yattı. Sonra iki kez Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ve 1991'de de Bakırköy Amatem'de tedavi görmüştü. Bu biyografi çok tuttu. Ergüder Yoldaşı bulmaktan öte, adeta 'keşfeden' ne kadar paparazzi varsa, soluğu yanında aldı. (Halbuki o 1991'den beri adada, bu halde yaşıyordu ve bu da 1993'ten beri yaygın olarak biliniyordu. Ama toplum vicdanına tercüman olduğundan vehmeden medya, ona, burnunu biraz daha sürtmesi için iki yıl opsiyon vermişti.) ya

Artık aklı başına gelmiştir kanaatiyle Ergüder Yoldaş'ın üstüne çullandılar. Giderken yanlarına, yıllar önce terkettiği çocuklarını, kızkardeşini, iyileştikten sonra şöhret yapacağı, Nur Yoldaş rolünde eski öğrencilerinden birini, ayrıca iş ve para teklifleriyle iki de polis aldılar. Onu Kurşun Burnu'nda defne yapraklarının çam kokuları arasında uçuştuğu bir ortamda, dalgalarla söyleşir, martılarla yarenlik ederken buldular. En büyük isteği, Orhan Veli'nin şiirindeki özgürlüğün kendisinden esirgenmemesiydi: 'Gün olur alır başımı giderim/ Denizden yeni çıkmış ağların kokusundan/ Şu ada senin, bu ada benim yelkovan kuşlarının peşi sıra' şiirinde olduğu gibi. Ergüder Yoldaş, çalılar arasında saklandığı barınağında mutluydu. Ancak onu sevenler sefalet içinde acılar çekerek saklanışına razı olamazdı. Dr. Muzaffer Kuşhan derhal adaya hareket etti. Polonezköy'deki görkemli Sağlık Merkezi'nde onunla birlikte olmaya karar vermişti. Önce sanatçı biraz zıtlaştı, karşısındaki kimdir bilmiyordu ki! Kuşhan Sağlık Tesisleri, sağlıkta 'aşırılığa' kaçmış 'besili hastalara' hizmet veren bir müesseseydi. Vücutlarındaki yağ hücreleri, 'full time' çalışan ' 'etine dolgun' konuklar burada yiyip içmelerini disiplin altına alıyorlar, böylece fazla kilolara elveda diyerek, tesisten ayrılıyorlardı. Ergüder Yoldaş, zayıflayarak sağlığına kavuşma uğrası verenlere öğlenleri 'yemek müziği', akşamları 'dans müziği' çalacaktı. Bu çok cazip bir teklifti. Çünkü tabaklarında marul, maydanoz gibi ottan başka yiyecek bulunmayan insanların hiç olmazsa, müziğiyle ruhlarını tıkabasa doyuracaktı.

Onu normal hayata çağırdılar. Uçukluğunda bir sınırı vardıra ikna ettiler. Ayrıca onu dünyadan da haberdar ettiler: Yoldaş, bir kadın başbakanımızın olduğunu üç ay önce, Refah Partisi'nden Recep Tayyip Erdoğan'ın istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini ise paparazilerden öğrendi. Kurtarma operasyonu 20 Ocak Cuma günü, soluk kesen , fırtınalı, ayaz bir günde gerçekleştirildi. Rating avcıları Büyükada'ya helikopter kaldırdılar. Normal yaşamın ortak nabzının kalandığı andı bu. Kaşları dalbudaklanarak gök yüzene yönelmiş, saçları yapağı gibi savrulan, bakışları kısık mavi, ürkek, alnı, yüzü kırış kırış, gözlerinin altında torbacıklar (sağ şakağında bir çizik mi var, bir darp izi mi yoksa, kan oturmuş), dudağında sönmüş sigarayla başını kırıp helikoptere binişi, yavaşlatılmış çekimlerle gösterildi televizyonlarda. Sonra yıkadılar pakladılar, Bakırköy Ruh se Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırdılar. Kamuoyuna yansıyan haberlerde, 'tedaviyi kabul ettiği' açıklandı. Paparazziler bu defa hastaneye hücum ettiler. Onu hastane pijamasıyla, koğuşunda, ranzasına uzanmış halde, hemşirenin uzattığı ilacını uslu uslu içerken veya grup terapi sırasında fotoğrafını çekeceklerdi. Ancak çok şaşırtıcı bir şey oldu: Doktor açıklamasına göre, Ergüder Bey'in tedaviyi gerektirecek hiçbir sorunu bulunmuyordu. O tamamen bilinçli olarak şimdiki yaşam biçimini seçmiş, genel bir sağlık taramasından sonra hemen taburcu edilmişti.

Paparazilere bu defa Polonezköy'ün yolları gözüktü. Onu, beş yıldızlı Kuşhan Sağlık Tesislerinde, billur sesli öğrencisiyle piyano başında görmek istiyorlardı. Fazlasını gördüler.. Ergüder Yoldaş dört yıllık sakalını üç gün önce kesmişti. Tam deklanşöre basacaklarken 'durun traş olayım, öyle çekin' dedi .. Üç günlük sakal Yoldaş'ı rahatsız ediyordu. Bu değişimin nedenini sorduk. ' On yıllık öğrencim yüzünden, hocam şurasını biraz keselim, burasını biraz düzeltelim deyip duruyordu. Ben de toptan kestim, kurtuldum.' Yüzü, gözü meydana çıkmıştı, meğer cam gibi mavi gözleriyle ne kadar yakışıklı bir adammış. Yoldaş ile billur sesli öğrencisinin daha şimdiden birçok kaset ve klip teklifi aldığını da öğrendikten sonra, paparazziler en vurucu soru geliyor: Yoldaş'a dönüyoruz, burada mı yoksa adada mı daha mutlu olduğunu soruyoruz. 'Çalışıyorum, üretiyorum. Elbette burada daha mutluyum ' diyor. Dört yıllık ada kaçamağı, kırk yıllık müzisyenin pırıltılı geçmişini perdeleyecek değil ya! Ergüder Yoldaş Polonezköy'de anılan tesiste ve Tünel'e giderken Garibaldi adlı bir barda kısa bir süre çalıştıktan sonra tekrar adaya döndü. Ancak dönüş haberi ne medya da ne de kamuoyunda hiç ilgi görmedi. Artık peşini bıraktılar, kurtarmaktan vazgeçtiler. O şimdi üç duvarını ördüğü, çatısını örttüğü tek odalık evinin, Sivriadaya bakan ön cephesindeki ince işlerle meşgul. Bizimle beraber yaşamak istemeyen birine 'bakmak' isterseniz, adanın bütün faytoncular, yerini biliyor, ama onlarla mutlaka pazarlık edin . Bisikletle de gidebilirsiniz, yorucu olur ama yürüyerek de, tabelası var, "Ergüder Yoldaş'ın yerine gider" diye.
*- Metin içinde geçen cümleler Nokta dergisinden, Milliyet gazetesinden, Aktüel dergisinden alıntıdır.
.
Ümit Bayazoğlu/ Cogito,Bahar

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Ergüder Yoldaş'a 20 yılsahip çıkıp onunla müzik çalışıp yoldaşlık eden en kötü günlerinde yanında olan adaya her hafta erzakvenota kağıdı götüren,evinde yıllarca bakan şu billur sesli öğrencisinin kim olduğundan nedense hiç söz edilmiyor.İlknur Açıkel İst.Ün.Devlet Konservatuarnda sanatçı öğretim görevlisi olup hocayla 20 yıl çalışmış onunla bir çokkonser ve TV programları yapmış,dizilerde şarkılarını seslendirmiş vede ailesinin engellediği (ergüder hocanıın)albüm yapmışlardır.Gazeteler yıllarca birlikte yaptıkları çalışmaları tam sayfa yazarken,sihirli bir el o belgeleri internetten silip o 20 yılı yok saymak istemiştir. fakat İlknur Açıkel hoca olmadan sanat yoluna devam etmekte veErgüder Yoldaş'dan öğrendiklerini geliştirerek öğrencilerine öğret mektedir. yaptığı çalışmaları internetten araştırabilirsiniz.

goncafem dedi ki...

bu güzel ve değerli bilgi için teşekkürler ediyorum "adsız"..sayenizde bir merakım aydınlığa kavuşmuş oldu, ben o yıllardaki öğrencisinin mircan kaya olduğunu sanıyordum..
tekrar teşekkürler...

Adsız dedi ki...

Yorumumu yayınladığınız için ben teşekkür ederim. Mircan Kaya ErgüderHoca'nın İlknur Açıkel'leçalıştırdığı Şişlı Sanat Merkezindeki bir çok öğrencisinden biridir.Kendisine herhangibir Albüm teklifinde bulunulmamıştır.Kendisine bir öğrenciye yapılan albümde vokal yapması teklif edilmiştir. Zaten 3 aydan sonra dersleri yarıda bırakmıştır.Ben o zaman Hocanın asistanıydım. Tekrar teşekkürler.

Devrim YOLDAS dedi ki...

Ergüder Yoldaş'ın kendi ağzından " İlknur yetenekli idi. Ancak çalışmıyordu tembel idi. 20 yıl boyunca yanımda olduğu falan da yok. İnsanlar hep bir referans merakı içinde. Albüm konusu doğrudur. Beraber albüm yapacaktık ancak olmadı. Yapımcılar yanaşmadı. Herkes kendi yoluna devam etti tabiki" Ergüder Hoca'nın İlknur hanım ile olan hatıraları pek iyi değil. Ve kendisinin adını bile anmak istemiyor. O yüzdendir ki sayın Yoldaş'ın adını kendi işlerinde kullanmayı da hak etmiyor.

Adsız dedi ki...

Ergüder Yoldaşın Giriştiği işlerde başarısızlığının nedeni oğlu Devrim Yoldaş' ın ortaya çıkıp işleri bozmasıdır. Annesi ona bakmadığı yıllarda İlknur hanım babasıyla ona sahip çıkmıştır.NankörlüğününsebebiHerhalde babasının annesini kovup ''NÜ'' albümünü Ilknur Açıkel ile yapmış olmasını hazmedemeyişidir.Ayrıca Ergüder Yoldaş İlknur açıkel ile yaptığı telefon görüşmelerinde kendisini yanına almasını istemekte buna kardeş leri engel dlmaktadır. Ergüder Yoldaş ve ilknur Açıkel!in Beraberliklerinin 20 yıl sürdüğünü onların çevreleri veinternette ikisiyle ilgili hesaplara girildiğinde basın tarafından belgelen yazılarca bilinmektedir. İlknur Hanım kariyerini Hoca Sayesinde edinmemiştir.Hoca'nın değerini bildiği ıçin zor ve parasız işsiz dönemlerinde sahip çıkmıştır.Onun adını kullanmaya değil onun adını yaşatmaya çalışmıştır.Bunu Diğer çocuklarıda çok iyi bilırler Merak ede İnternetten arasın bulsun.