Mart 08, 2012

fotoğraf kokusu...

"ömrümüz gibi.. - siyah beyaz-"





küçüktü, aydınlık saçan ampulle değiştirilmiş kırmızı yanan bir ışığı vardı..
iki oda bir salon kıvamındaki  ev için,
 fazladan küçük bir oda eklenmişti arka tarafa.
 bir basamakla inilen küçük bir oda,
 penceresinde siyah bir perde vardı..
 "gün yüzü görme"  -der gibi - beddua yemiş.. sanki....
ve bir tezgah, eski mutfaktan bozma..
bir kaç kap, içlerinde koku saçan sıvılar,
 tam üzerimden geçen derme çatma bir ip,
çamaşır ipi cinsinden..
ve üzerinde, çamaşır serer gibi mandallanmış,
 şıp şıp   sular damlayan küçük siyah beyaz fotoğraflar..
ve o koku..
 bu gün bile o kokuyu duysam.."bu " diyebileceğim koku..
o gün ki  çocuk aklımla, annemin çalıştığı hastanede duyduğum, kimyasal bir koku benzeri..
kapıyı açmaya yeltendiğimde ise,  içeriden babamın bağırtkan sesini duyar gibiyim
 "kapıyı açma"
bilemezdim tab neymiş, film banyosu neymiş..
ama bu duyduğum kokuda hep siyah beyaz görüntüler var..

bu anlattıklarım ilk cocukluğumda hatırımda kalanlar,
 ne zaman siyah beyaz bir fotoğraf görsem,
o aklımın bilmem neresine kazınmış,
 günyüzüne çıkmayı bekleyen, gördüğüm ile ilintili siyah beyaz bir koku..
ömrümüz gibi..
“siyah beyaz”

 negatiflere baktığım zamanlar ise şaşırtıcıydı benim için…
islendirilmiş camı, güneş tutulmasına kaldırır gibi..
ışık gelen yere kaldırıp bakılıyordu..
annem neden beyaz görünüyordu ki negatiflerde..
babam ise siyah...

gerçeğin tam tersiydi bu negatifler..
yanılsama mıydı?
bu yüzden miydi? hep hayal’e aşkım

siyah annemi, beyaz
beyaz babamı, siyah gösteriyordu..
ben ise yine kırçıl, yine kırçıl…

derme çatma bir kasadan yapılmış içine ışık yerleştirilmiş camlı bir fanus..
üzerine yerleştirileni, ucu inceltilmiş bir kalemle yeniden elden geçirme
rötuş deniyormuş bu işleme,
bir sürü turnusol kağıdı benzeri renkli kağıtlar,
okuma fişi benzeri..
iğne ile kuyu kazar gibi
hâkkâk sanatı inceliğinde ve sabrında..

sonraki cocuk aklımda, evin bodrumunu karıştırma merakımda karşıma çıkacaktı..
tozlu, kırık…
kendine terkedilmiş..
ritsos şiirlerindeki –kararmış çömlek- (çukali) misali
yanında da.. eski bir feraceye benzeyen..
 şu üzerinde –istanbul hatırası- yazan meşhur bez parçası..
bir dönem; evine ekmek getirmesi gereken beyaz adamdan..
 babamdan kalan

dün gece   " O " siyah beyaz fotoğraflarda gezerken hiç aklımda yokken..
 birden yüzeye çıkan anılarım..
duyulan koku, dilimde tuz tadı, dudaklarımda kum..
kaçan uykularım..
ve
fonda zbigniew

Labyrinthe by Zbigniew Preisner on Grooveshark