-gül yetiştiren erkek aşıktır- evet hala buna inanıyorum
her sabah ilk işim çiçeklerime su vermek ve bunu bir ayin gibi yapmak..
yalnız değilim, karşı sitenin balkonlarından birisinde,
güllerle dolu balkonda, genç bir adam,
saksıların dibini eşeliyor,
dokunuyor, kokluyor
suluyor..
kim bilebilir ki;
belki de kanıyordur..
çocukluğuma denk gelen, o sıcak..
anofel'i bol, beni boğan,
ilk yaralarımı aldığım ve hala arada kanayan..
işte o..
içinden nehir geçen şehirlerimin birinde;
sokağın başında, tam köşede, caddeye nazır..
pembe bir ev vardı, bahçeli..
yüksek kalın duvarları çocuk aklımı daha bir meraklandıran..
içinde rengarenk gülleri olan -pembe ev- diye anılan..
içinde oturan iki insan, çocukları yok, bahçevandı nasuh amca ziraat'te
boş zamanlarında hep bahçesindeydi..
gül aşılamasını ilk onda gördüm, maharetli elleri ve keskin bıçağıyla, kaşla göz arasında sarıverirdi dalı..
hiç bir şeyi unutmayan fil hafızamın bu gün gibi aklında...
belki bu yüzdendir, kadife gül tutkum...
ve o şehiri terk ederken, bahçede bıraktığım, bir tek o gül için dökülen gözyaşım...
belki bu yüzdendir, güllerimi toprağıyla buluşturmayıp, saksılarda nereye gidersem taşıdığım..
bana yük olmayan ağırlıklar...
sonrasında, pembe ev, yapılan kamulaştırmadan nasibini alınca, yola gitti...
o kocaman balcalı caddesinin altında yatıyor şimdi.. o bahçe ve nasuh amcanın kanayan ruhu..
yılmamıştı bizim bahçevan, biraz daha sapa, sığınaklı, yol ve göz görmeyen başka bir bahçe edindi..
ve yine gül bahçesinde en güzel güllerini yetiştirmişti..
bu sefer güller daha güzeldi nedense..
dedikoduya göre; nasuh amca kendinden epeyce genç bir kadına sevdalanmış,
sevdasının evinin karşı tarafındaki bahçesinde..
aşılıyor, buduyor, açtırıyor ve coşturuyordu aşkını ve güllerini
"ne gül olmak kolaydı, ne de bülbül... bülbül olmayı istersen bir ömür yanacaksın...
gül olmayı seçtiysen bir ömür solacaksın.." diyen hikayedeki bülbül gibi
kanatıyordu aşkını...
iki yıl önce yolum düştüğünde, sordum.. soruşturdum ..
"sizlere ömür" dediler..
bahçesi yine yola terkedilmiş..
göçtüğü yeni yerinde yine gül yetiştiriyordur...
kim bilebilir ki..
belki de hala kanıyordur..